Makaleler


OSKAR'A HAYIR!

Başına gelmeyen bilmez derler ya eskiler; yerden göğe kadar haklılarmış. Bir gazetede yazmak kadar insanı geliştiren, ama bir o kadar da zor ve sorumluluk isteyen bir iş yokmuş.

Ben haftada bir gün yazıyorum. Buna rağmen kimi zaman zorlanıyorum. Hergün yazan yazarlara sabır ve kolaylıklar dilerim.

Benim zorlanma nedenim konu bulamamak filan değil: Yaptığım iş sürekli hareket halinde olmayı gerektiriyor. Bazen yurtdışından, bazen de ülkenin farklı kentlerinden yazmak zorunda kalıyorum. Bu nedenle, her zaman bir konu üzerinde yoğunlaşma olanağım olmuyor. Oysa bu köşede sizinle paylaşmak istediğim o kadar çok şey var ki...

Bu yazıyı Bursa'da, Altıparmak köprüsü civarında bir internet kafede yazıyorum. Çok sevdiğim bu şehirde üç yıldır her kış sezonunda, ayda bir gün konser yapıyoruz. Değerli müzisyen Nida Ateş, çok hoş bir mekân yaratmış Bursa'da. Dönüşümlü olarak, Vedat Sakman, Cengiz Özkan, Okan Murat Öztürk, Erkan Oğur, İsmail Demircioğlu, Seza Kırgız ve Tolga Çandar dinletileri düzenliyor.

Tam bir dost meclisi. Hem sanatçılarda, hem de dinleyicilerde alışkanlık yaptı. Sevgili kardeşim Nida Ateş'e ve Naturel dostlarına teşekkür ediyorum.

Adana'da, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesinin düzenlediği tekrarlı (periodik) konferansların bu ayki konuğu ben ve Seza Kırgız idik. Toplumsal gelişme ile sanatsal gelişme arasındaki koşutluk üzerine söyleştik. Halkbilimi ile yerel tarih anlayışı üzerinde düşüncelerimizi paylaştık. Tıp doktorlarının ve öğrencilerinin kendi kültürlerine sahip çıkmada gösterdikleri duyarlılık heyecan vericiydi. Dekanından lisans öğrencisine kadar hepsi Anadolu uygarlıkları ve halk kültürleri konusunda son derece ilgili ve hassaslar. Sanatçıları yalnızca ürünleriyle değil, aynı zamanda yaşama biçimleriyle, ilgili sanat dalları hakkında sahip oldukları birikimleriyle de sorguluyorlar. Bu da ülkemizin sanatçılarının sırtına farklı sorumluluklar da yükleyeceklerinin işaretidir.

Biliminsanları diyor ki: Ülkemizin aydınları ilgilendikleri alanlarda en üst düzeyde entelektüel birikime sahip olmak zorundadırlar. Boşa zaman harcamanın ne yeri, ne de zamanıdır. Ayağınızı denk alın, takipçiniziz.

Tıp öğrencileri üniversiteli olmanın, Çukurova Üniversitesi'nin içindeki seyir tepesinden baraj gölünün ve vadilerin olağanüstü manzarasını seyrederek, bahçesinde ebruli hanımeli açan evin hayalini kurmak olmadığını anlamışlar. Bu ülkenin geleceğinden umudumuzu kesmemek gerektiğinin en açık göstergesidir bu. Teşekkürler değerli doktorlarım. Artık ben de kendimi gönül rahatlığıyla Türk doktorlarına emanet edebilirim.(!...)

Eyvah!... Ya 'Dondurmam Gaymak' gerçekten Oskar alırsa... Yanmışız biz!... Sevgili Yüksel Aksu kardeşimden ve sayın Elif Dağdeviren'den rica ediyorum; lütfen vazgeçin bu işten. Surda üç kuruşluk huzurumuz var sahip olduğumuz, onu da almayın elimizden. Orhan Pamuk arkadaşımıza yapılanları görmüyormusunuz arkadaşlar? Bu kadar cahilin arasında başımıza iş açacaksınız durduk yerde... Aman ha!... Ben Oskar moskar istemiyorum bizimoğlan. Karşıyım!...



Ana Sayfa Biyografi Sanatçı Kimliği Makaleleri Foto Galeri Ziyaretçi Defteri İletişim
© Tolga Çandar 2014 | Her hakkı saklıdır | Bu sitede yer alan hiçbir bilgi izin almadan herhangi bir kaynakta yayınlanamaz.