Makaleler AVRUPA'DA SİYASET YAPMAK
Denizden 600 metre yüksekte bulunan, Alatepe köyüne bağlı Paraşüt tepesinde, sevgili kardeşim, arkadaşım soprano Seza Kırgız ile birlikte akşam vereceğimiz konserin hazırlıklarını tamamladık. Bulunduğumuz yerden aşağı baktığımızda Milas'ın Ören beldesi, batıda ise Çökertme, Mazı, vs. uzanıyor Bodrum'a doğru. Gökova Körfezi'nin tamamı ayaklarımızın altında... Tatil için ailesiyle birlikte Bodrum'da bulunan Avrupa Parlamentosu milletvekili sevgili dostum Ozan Ceyhun da, o geceyi bizimle paylaşmak için Alatepe'ye gelmişti. Büyülenmiş gibi güneşin batışını seyrederken, dalmışım. Ne garip; bizim için batmakta olan güneş, dünyanın öbür yanında bir başkaları için yeni bir günün başlangıcı anlamına geliyor. Biz bir yandan akşam yemeği için hazırlık yaparken, öbür yanda, Avustralya'daki dostlarımız kahvaltıya oturuyorlar. Yaşam da böyle sürüp gitmiyor mu zaten; bizim için yaşamın son günü olacak olan gün (umarım hepimiz için geç gelir o gün), yeni doğacak bir çocuğun ilk günü olmayacak mı? Bayrak yarışında elden ele devredilen bir bayrak değil mi yaşam? Sevgili Ozan'dan gelen mektubu okurken, bir yandan da bunları düşündüm. Mektubunda; Belçika'da yüzümüzü ağartan, onurumuz diye gördüğümüz, yurt dışında ilk Türk kökenli bakan olan Emin Kır arkadaşımıza, Ermeni, Rum ve Yunan lobilerinin yaptığı baskının yanı sıra, bazı Türk ve Kürt kökenlilerin yaptığı saldırılardan söz etmiş. Kasaba bakkallarının arkasında yazan bir söz vardı eskiden: 'Akrep etmez akrabanın akrabaya ettiğini.' Cahilliğin ve hainliğin bu kadarı fazla. Sevgili Ozan Ceyhun, Avrupa'da yaşayan yaklaşık 3.5 milyon Türkiye kökenli insanımızın, ırkçı, aşırı milliyetçi Türkiye düşmanı lobilerin ve cahil Türkiyelilerin saldırılarına karşı birlikte mücadele etmeleri gerektiğini düşünüyor. Haklı!... Hangi siyasal partide olursa olsun, Avrupa'da siyaset yapan tüm arkadaşlarımızı destekliyorum. Onların sayılarının artması, Avrupa'da oluşacak politik bir güç, Türkiye'de yaşayanlar için, Avrupa Birliği sürecinde çok önemli bir yaptırım aracı olacaktır. Küçücük bir çocuğun dahi görebileceği bu gerçeği, bazıları neden göremiyor acaba? "TC'nin çıkarları beni ilgilendirmiyor" diye düşünenler için değil sözüm. O şekilde düşünenlerle aramızdaki köprüleri atalı çok oldu. Turizm sezonunun başında, doğulusuyla, batılısıyla pek çok turizm emekçisi bu sektörden hayatını kazandığı halde, "Türkiye'yi protesto edin, tatile Türkiye'ye gitmeyin" diye kampanyalar yapanlarla hiçbir ortak yanımız olamaz bizim. Bu kampanyalardan en çok zarar gören kesim, bu sektörün emekçileridir. Diğerleri ne yapıp edip, zararlarını halkın cebinden çıkarmanın bir yolunu bulurlar, emin olun. Avrupa'da yaşayan tüm sanatçı dostlarımızın, Türkiye düşmanı, aşırı milliyetçi, ırkçı lobilerin saldırılarına karşı ortak tavır alınabilecek oluşumlara ve siyasete atılmış arkadaşlarımıza omuz vereceklerini umuyor ve bekliyorum. Unutmamak gerekir ki; kavga dahi edeceksek, üzerinde kavga edebilecek bir ülkemizin olması gerekir. Kimse kendi topraklarında kavga etmenize izin vermez. Bundan başka da Türkiye yok; söylemedi demeyin!... |