Dr. Haluk Erdem'in gönderdiği ileti, 13 Kasım 2006 tarihinde Gazi Üniversitesi tarafından düzenlenecek olan 'Dünya Felsefe Günü' etkinlik programını içeriyor. Sabah ıo:3o'da Rektör Prof. Kadri Yamaç'ın konuşmasıyla başlayacak olan programın sabah bölümünde yer alacak panelin konusu, 'Felsefe, Eğitim ve Medya'. Çok değerli konuşmacıların katılacağı panelden sonra verilecek aranın ardından, saat i4:oo'da 'Hayat ve Ölüm Karşısında Felsefe, Sanat ve Bilim' konulu bir panel daha yapılacak. Bu panelin konuşmacıları da konunun uzmanı, saygın basın ve düşünce insanları..

Daha iki hafta varken neden bu konuyu yazma ihtiyacı duydun diye düşünenleriniz olabilir. Haklısınız.

Ancak, bu ileti tam da Ahmet Ünver'in eski Ege masallarının yedisini bir araya getirdiği 'Eski Zaman Masalları' adlı kitabını oğlumun eline tutuştururken ve bu masalların üretildiği dönemin Egelilerini; tarihin ilk filozofları sayılan Thales'i, Anaksimandros'u, Anaksimenes'i düşünürken gelince, dayanamadım.

Gazi'den gelen iletiyi aldığım günün akşamüzeri Hacettepe Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı Doç. Dr. Behzat Gürkan, üniversite kampusu içerisinde yapılmakta olan 7000 kişilik Açık Hava Tiyatrosu'nun inşaatını görmem için davet etti. Gittim. İnşaatın gönüllü mühendisliğini yapan Mustafa Pe-ker, fakülteden sınıf arkadaşım çıkınca pek keyiflendim. Projeye başlamadan önce Efes Antik Tiyatrosu'nu, Aspendos'u, Xantos'u ve daha bir çok antik tiyatroyu incelemişler. Bunlardan konuşurken söz, o dönemin insanlarının yaşama, sanata bakışından, o yapıları nasıl, hangi duygu ve düşüncelerden güç alarak yapabildiklerinden açıldı ve dönüp dolaşıp özgür düşüncenin gelişmesinde ozan-düşünürlerin (Hesiodos gibi, İ.Ö.700), ilk çağ felsefecilerinin etkisine kadar geldi.

5000 nüfuslu korsan kasabası Side'ye 5000 kişilik tiyatro yapma ihtiyacı duyan eş-kiyalardan söz ederken, 'o dönemin eşkiyaları bile bir başkaymış' diye düşünmekten kendimizi alamadık.

Ha, bu arada Türkiye'nin başkenti Ankara'nın en büyük tiyatro ve konser salonu kaç kişiliktir, bilen var mı?

"İnanışların, törelerin ve alışılagelmiş düşünce biçimlerinin dışına çıkamayan; bunlara körü körüne yani bilinçsizce bağlı olan kimse, doğruluğun (hakikatin) ve bilginin ne olduğunu kesinlikle bildiğine inanır; bunlardan kuşku duymaz. Oysa filozof; kendisine şu ya da bu biçimde kabul ettirilmiş olan ya da sunulan inanışları, görüşleri, bilgileri irdeler, eleştirir" diyor saygın felsefeci, yazar Selahattin Hilav.

Oysa bugün halkımıza dayatılan, pompalanan düşünceler, bunun tam tersi: Sorgulayanlara, irdeleyenlere, eleştirenlere tahammülün en aza indirildiği bir dönemden geçiyor ülkemiz.

Öğretmenlikten gelen bir sanatçının 'Felsefe Yapma' diye şarkı yapabildiği bir ülkenin sanatçısı olarak, bu tür etkinliklerden sizi haberdar etmek görevimdir diye düşündüm.

13 Kasım'da bu etkinlikleri izlemek için orada olacağım.