Makaleler


ÇEKEMEMEZLİK

Komşu tarlayı satın alan adam Ankaralı bir profesörmüş dediler. Tarlanın köşesine yaptırdığı evi bi gör; ev mi la bu?... İçini görseniz, sanki saray mübarek. Yok, yok evde... Çamaşırı makinede yıkayacaklarmış. Buzdolabı, televizyon bile varmış. Yalnız, adam biraz cimri herhalde ki, bizim köylülerin evlerinden kap kaçak, kilim, halı malı toplu-yormuş, 'köy evi yapcem ben de' diye."

- "Nerde ne varsa bizi bulur zaten. Akıllı adamın burada, bu yokluğun, mahrumiyetin içinde ne işi var gardeşim? Hem o aletleri neyle çalıştırcekmiş? Köyde alentirik mi var ki?..."

70'li yılların başında Bodrum'da, bir köy kahvesinde yapıldı bu muhabbet.

Bir süre jeneratörle idare etti hoca. Zaten elektriğin gelmesi de fazla uzun sürmedi.

Hoca'nın eşi çamaşır yıkayacağı gün çevredeki kadınlar eve doluşur, çamaşır makinesinin çamaşırı nasıl yıkadığını şaşarak seyrederlerdi. Hali vakti yerinde olanlar Milas'tan çamaşır makinesi getirttiler ama elektrik olmadığı için bir süre evin görünen bir köşesinde dekor olarak görev yaptı.

Çamaşır makinesi, buzdolabı alamayanlar da alanlara burun kıvırdılar.

- "Hıh, kendileri yıkayamıyor, bir de makine aldırmış adama. Sanki alentirik mi var köyde?..."

Bu tamah denen şey, cehaletin en açık göstergelerindendir. Herkes 'yetişemediği ciğere mundar der' bu seviyedeki ilişkilerde.

Aynen Orhan Pamuk olayında olduğu gibi.

İnanılır gibi değil!... Ülkenin bir yazarı dünyanın en prestijli edebiyat ödülünü almaya hak kazanıyor, sözde aydınlar adamın anasından emdiği sütü burnundan getirecekler ner-deyse.

Hepsinin içi gidiyor aslında. O kadar kıskandılar ki, çıldırdılar. Ne söylediklerini dahi bilemez haldeler.

Hadi aşırı milliyetçi kesimi geçtik; onlara hiçbir şey ifade etmez bu tür ödüller ama sözde aydın geçinen bazılarına ne oluyor?

İşte bu tür durumlarda onların gerçekte ne olduklarını anlıyoruz. Bizim köydeki cahil kadınlardan hiçbir farkları yok. Çekememezlik, kıskançlık gibi duygular ancak cahil, kötü niyetlilerde görülen bir ruh hastalığı durumudur diye biliyorum ben, yanlış mı?

Orhan Pamuk'un yazdıklarını okuyan ve her zaman keyif alan birisi olarak, bu ödülü sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum. Elinize, beyninize ve yüreğinize sağlık sayın Pamuk! •

Avrupalılar'a hiçbir konuda güvenmeyen ve ilişkileri makul bir seviyede tutmak gerektiğini düşünen birisi olduğumu bilirsiniz. Bu yüzden Fransızlar'ın aldıkları karara hiç şaşırmadım. Bu konuda doğru dürüst bir dış politikamız dahi yokken, ne olacaktı ya?...

Ancak kararın sonrasında gelişen tepkileri gördükçe, şaşkınlıktan kalakalıyorum.

Hadi sokaktaki insan duygusal tepki veriyor diyelim, peki üniversite hocalarına, rektörlere ne oluyor. Nişanları geri iade etmeler, falan?...

İşte o zaman Orhan Pamuk'un bu ortamda nasıl olupta bu ödülü alacak kadar kendini ye-tiştirebildiğine şaşırıyorum. Bu insanların Orhan Pamuk'un gelişmesine hiçbir katkıları olmuş olamaz. Kendi kişisel başarısıdır yazarın.

Gerçekten zor iş onun yaptığı.

Yürekten kutluyorum!...

Ah bir de 'Dondurmam Kaymak' Oskar alıp gelse, ne iyi olur. Hadi hayırlısı!...



Ana Sayfa Biyografi Sanatçı Kimliği Makaleleri Foto Galeri Ziyaretçi Defteri İletişim
© Tolga Çandar 2014 | Her hakkı saklıdır | Bu sitede yer alan hiçbir bilgi izin almadan herhangi bir kaynakta yayınlanamaz.