Makaleler


MOZART'IN RUHU NERDESİN?

Sevgili Aziz Nesin ile ilk yurtdışına gidişimiz 1989 yılında Hollanda'ya olmuştu. Merkezi Den Haag'da (Lahey) bulunan Türkiyeli Gençler Derneği ile BİLAR A.Ş.'nin düzenlediği Türk Filmleri Haftası etkinlikleri kapsamında konserler vermek üzere çağrılmıştım.

İlk gün yapılan basın toplantısı öncesi Aziz ağabey beni, "Aman oğlum sen yenisin, bu Avrupalılara dikkat et. Soruları genellikle Türkiye'yi kötületmeye yöneliktir, tuzaklarına düşme," diye uyarmıştı.

Sonraki yıllarda yaşadıklarımız Aziz Nesin'in ne kadar haklı olduğunu gösterdi.

Gittiğimiz her gezide 'değerli basın mensupları' ziyaretimize gelirler, sorular sorup, değerli görüşlerimizi alırlar, bir daha da kendilerinden hiçbir haber alınamaz. Ama, eğer Türkiye'yi eleştiren bir şeyler söylersen seni pek severler, birinci sayfadan haber yaparlar.

"Viva Enternasyonale Solidaridat!". Yani, "Yaşasın Uluslararası Dayanışma!"

Güzel dilek elbette ama Avrupalılar bunu kendilerine dayanak olmak şeklinde alırlar. Küçük bir azınlık dışında, kimsenin umurunda değil uluslararası dayanışma. Herkes kendi ulusal çıkarlarının peşine düşmüş, halkımı dünyanın olumsuz gidişine karşı nasıl koruyabilirim diye düşünüyor. Kimsenin senin gözünün yaşına baktığı falan da yok.

Hatırlarsınız; önceki yazılarımdan birisinde Avrupalıların uyguladıkları vize işkencesinden söz etmiş ve sanatçıların örgütlenmeleri gereği üzerinde durmuştum. Eğer örgütlü bir tepki verebilmiş olsaydık, sanatçılar bu soruna biraz olsun sahip çıkabilmiş olsalardı, hafta sonu yaşadıklarımı yaşamak zorunda kalmazdım belki:

Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği 16 Eylül 2006 Cumartesi günü Leiden'de, kendi binalarının toplantı salonunda bir konser organize etti. Bir gün sonra da, Avusturya'nın İns-bruck kentinde, ADD Insbruck şubesinin yaptırdığı "Atatürk Çeşmesi" açılışı nedeniyle düzenlenen törenlere katılacaktım. Tören sonrasında bir konser vermem için oranın Belediye Başkanı'ndan bir davet mektubu aldım. Bu mektupla birlikte gerekli olan evraklarımı tamamlayıp, Avusturya Konsolosluğu'na vize için başvurdum. 15 Eylül'den başlamak üzere vize talep ettik ki, Hollanda için ayrıca uğraşmayalım. Tamam dediler.

Oteller, uçak biletleri, her şey tamam.

O tarihlerde yurt dışında olacağız diye bir çok konser teklifini geri çevirdik. Afişler, ilanlar... Hollanda'daki tüm biletler satıldı. Avusturya'dan vizemi aldım. Cumartesi sabah 05:10' da Ankara'dan uçacağız. Cuma akşamüstü pasaportumu son kez incelerken dehşetle gördüm ki, vize başlangıç tarihi 15 Ekim. Yani tam bir ay sonra. Aman tanrım!... Nasıl olur? Elçiliği aradık:

- Pardon, biz yanlışlık yapmışız. Pazartesi getirin, düzeltelim.

- İyi, güzel de, hafta sonundaki konserler ne olacak?

- Çok üzgünüz...

Onca emek, onca masraf, prestijimiz... Hepsi heba olup gitti. Neden? Yanlışlık olmuş!...

Şimdi ben ne yapayım? Kime şikâyet edeyim? Kimden adalet isteyeyim? Kültür Bakanlığından mı? AİHM'den mi?...

Hiç sanmıyorum!

Bu durumdan dolayı mağdur olan HTİB başkanı Murat Kurt ve yöneticilerinden, konser için günler öncesinden bilet alan dinleyicilerimden, İnsbruck'ta beni bekleyen tüm dostlardan özür diliyorum. Ne kadar üzgün, yalnız ve çaresiz olduğumu size anlatamam.

Bir sanatçıya yapılan bu yanlışın yarattığı yıkımı anlayabileceğine inandığım Avusturyalı bir sanatçıdan medet umuyorum:

Yetiş ya Mozart'ın ruhu, yetiş!...



Ana Sayfa Biyografi Sanatçı Kimliği Makaleleri Foto Galeri Ziyaretçi Defteri İletişim
© Tolga Çandar 2014 | Her hakkı saklıdır | Bu sitede yer alan hiçbir bilgi izin almadan herhangi bir kaynakta yayınlanamaz.