Makaleler SÜNNET TÖRENLERİ
Görgüsüzlük, saygısızlık, ölçüsüzlük... Adına ne derseniz deyin, bu durumu anlatmada yetersiz kalacaktır. Bence en doğrusu şudur: 'Bu insanlar çıldırmış!' En önde kimi zaman bir atın üstünde, kimi zaman üstü açık bir arabada, kimi zaman bir Limuzin içinde padişahlar gibi giydirilmiş ve süslenmiş bir oğlan çocuğu, ardından davul zurna takımı, ardından da çocuğun arkadaşlarından oluşan bir konvoy, feryat figan tüm şehri baştan aşağı dolaşıyor. Yapılmak istenen nedir burada? Yani verilmek istenen mesaj nedir? 'Oğlumuz sünnet oluyor, sizi de bekleriz' mi denmek isteniyor? Hayır. Bunu anlatan tek bir işaret dahi yok. 0 halde nedir bu yaygaranın amacı? Hava atıyorlar akıllarınca. 'Benim oğlum için yaptığım masrafa bak da, bana ona göre davran. Benim sessiz durduğuma bakma, aslında bendeki para, dolayısıyla güç kimsede yok...' Akşamki 'kız düğününe' en ağır misafirler davet edilir. Ağır misafirler de gelirse düğüne, tam bir 'aile gövde gösterisi' haline dönüşür sünnet düğünü. Şimdi bana söyler misiniz, bunun 'dini vecibeleri yerine getirmekle' ne ilgisi var? Hiçbir ilgisi yok elbette. Dünyadaki hiçbir dinin bu görgüsüzlüğe izin vereceğini sanmam. Akşamki düğüne bir arkadaşım ve eşiyle birlikte katıldık. O arkadaşımın iki kız çocuğu var. Bir ara eşinin ağladığını fark ettim. Arkadaşım da zor tutuyor kendini, belli oluyor. Usulca 'hayırdır?' diye sordum. Kadıncağız, 'Eşime bir erkek evlat veremedim. Davullu, zurnalı bir sünnet düğünü yapmayı o kadar çok istiyordu ki...' İnanılır gibi değil!... Atın üstünde kasım kasım kasılan o küçücük çocuğa ilerde kadın erkek eşitliğini nasıl anlatacağımıza mı yanayım, bu şaşaadan etkilenip erkek karşısında hayata bir sıfır yenik başlayan kız çocuklarına mı yanayım, eşime erkek evlat veremedim diye kendini suçlayan kadına mı yanayım?... Nereden bakarsanız bakın, içler acısı bir toplumsal cinnet söz konusu. Ne yazık ki, bu cinnete hepimiz ortak oluyoruz ister istemez. Çok üzgünüm. Muğla'da sevgili kardeşim Dr. Sumur Gaze-zoğlu anlattı: 'Gece saat 03.15... Bir gürültü, bir patırdı... Sesin geldiği yöne doğru koşup baktık ki; yaklaşık elli kişilik bir grup yeni evlenen bir çifti eve getirmişler. Davul zurna ve naralar eşliğinde arkadaşlarını gerdeğe sokuyorlar. Hastaneye yalnızca yüz, yüzeli metre ya var, ya yok. Gördükleri tedavi için uykuya çok ihtiyacı olan hastaların hemen hepsi uyanmış, pencereden olayı izliyor. Onları fark eden sarhoş kalabalık naralar atarak hastalara el sallıyorlar.' Emin olun, olayı dinlerken sinirim bozuldu. Bir yerlere doğru gidiyoruz ya, hadi hayırlısı.... ••• 20.07.2006 tarihinde yazdığım "TYS'de neler oluyor?" başlıklı yazıma, TYS Başkanı sayın Enver Ercan'dan yanıt geldi. İnternet sitemde olduğu gibi yayınladım, (www.tolgacandar.com) İlgilenenler dilerlerse yorumlarını da yazabilirler. Ziyaretçi defterinde yayınlatacağım. |