Makaleler


ALACAHÖYÜK KABARTMASI

Ankara, Anadolu Medeniyetleri Müze-si'nde bulunan Alacahöyük kalıntılarında yer alan bir kabartma çok ilgimi çekiyor: En solda darbuka çalan bir adam, onun yanında uzun saplı bağlama (başka hiçbir çalgıya benzemiyor) çalan bir çalgıcı, onun yanında nefesli (kaval'a benziyor) bir çalgı ile eşlik eden birisi, onların biraz önünde de şarkı söyleyen bir kadın.

Bu kabarma 5000 yıl önce bugünkü Çorum yakınlarında bulunan Alacahöyük'te yapılmış.

Bu kabartmadan ister Türklerin 5000 yıldır Anadolu'da olduğunu, ister bağlamanın Anadolu'da Türklerden önce var olduğunu, dolayısıyla bağlamanın bir Türk sazı olmadığını, isterseniz de müzisyenlerin, daha doğrusu halk ozanlarının Anadolu'dan başlayarak Orta Asya'yı da içine alacak şekilde tüm bu bölgeyi dolaştıklarını çıkartın. Kendinizi ait hissettiğiniz düşünceye göre bir sonuç çıkaracaksınız doğal olarak. Oysa bir tek kabartma böylesi kesin sonuçlara ulaşmak için yeterli olamaz. Bu alanda çok ciddi araştırmalar yapmak gerek. Bu araştırmaları da içinde tarihçilerin, halk bilimcilerin, bilgi işlemcilerin, ses mühendislerinin, istatistikçilerin, sosyologların, antropologların, arkeologların, müzisyenlerin vb. bulunduğu ekipler birlikte yapmalılar.

Yıllar önce, bu alanlarda çalışmalar yapacak bir enstitünün kurulması gerektiğini, böyle bir oluşumun her türlü siyasi projenin üstünde olduğunu, dolayısıyla içinde kendini Anadolulu hisseden her etnik gruptan ve siyasi görüşten bilim adamının olmasının, ulaşılacak sonuçların sağlıklı olması açısından çok gerekli olduğunu öne sürmüştüm.

Ancak, bilimsel tartışmayı 'Sarı Gelin Ermeni ezgisi midir, yoksa Erzurumlu Türkler mi bestelemiştir?', ya da, 'Türküler çok sesli olursa otantik yapısı bozulur mu', 'Filanca türkücü falanca türkücüden daha mı solcudur?', ya da, 'Operacılar türkü söylemeli mi, söylememeli mi?' türünden kahvehane ağzı ile yapılan sohbetlerden ibaret sananların egemen olduğu bir toplumda, gerek medyanın, gerekse politikacıların, gerekse bu ortamdan beslenen sözde bilim adamlarının koydukları kalkanları aşamadım.

Oysa böyle bir enstitü kurulabilseydi, burada yapılacak bilimsel çalışmalar yalnızca Anadolu'nun müzikal geçmişine ışık tutmakla kalmayacak, aynı zamanda Anadolu halkını tümden kucaklayacak siyasal projelerin geliştirilmesine de katkı sağlayacaktı.

Böyle bir bilimsel kuruluşun yapacağı araştırmaların sonucunda, yukarıda sözünü ettiğim Alacahöyük kabartmasına ilişkin şöyle bir sonuca ulaşılabilir miydi acaba:

Sazı çalan bir Türk, darbukayı çalan bir Arap, kavalı çalan bir Ermeni, şarkı söyleyen kız da bir Kürt kızı... Ne güzel olurdu.

Bugün bunun gerçekleşmesini engellemeye kendini adamış olanlar tüm dünyada iş ba-şındalar yine. Anadolu halkına yönelik bu saldırılara karşı, sanatçılar olarak açık ve 'örgütlü' bir tavır konulmasından yanayım. Aydın sorumluluğu bunu gerektirir. Kişisel çıkışlarla kahraman olmaya çalışmanın bu topluma hiçbir yararı olmaz kanısındayım.



Ana Sayfa Biyografi Sanatçı Kimliği Makaleleri Foto Galeri Ziyaretçi Defteri İletişim
© Tolga Çandar 2014 | Her hakkı saklıdır | Bu sitede yer alan hiçbir bilgi izin almadan herhangi bir kaynakta yayınlanamaz.